10818,33%-0,40
36,66% 0,03
40,01% -0,12
3568,75% 0,93
5755,95% 1,39
“Öcalan’ın Çağrısı Demokrasi İçin Bir Pusuladır”
Bakırhan, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrının demokrasi ve barış için önemli bir adım olduğunu savunarak, iktidarın bu çağrıya karşı nasıl bir tutum sergileyeceğinin belirleyici olacağını söyledi.
“Bu süreci barışla taçlandırmak için pedal çevirmeye devam etmeliyiz. Sayın Öcalan büyük bir cesaret ve sorumlulukla pedal çevirdi. Şimdi sıra devlette ve iktidardadır. Hadi buyurun, pedalı çevirerek bu ülkeyi barışa ve özgürlüğe kavuşturalım.”
Bakırhan, Öcalan’ın çağrısının ardından PKK’nin fesih kararı aldığını belirterek, fesih kongresinin toplanması ve sürecin ilerlemesi için güvenli bir ortamın oluşturulması gerektiğini vurguladı.
“Madem çok istiyorsunuz, kongre toplansın, Sayın Öcalan çağrısını yerine getirsin. Sayın Öcalan’ın kongreyi yöneteceği, katılacağı mekanizmayı oluşturun.”
“Nevruz, Barış ve Demokratikleşme Çağrısıdır”
Bakırhan, 2025 Nevruzunun, Kürt halkı için önemli bir dönüm noktası olduğunu belirterek, sürecin Türkiye’nin demokratikleşmesi ve halklar arasında barışın sağlanması için bir fırsat olduğunu dile getirdi.
“Bu Nevruz, milyonlarca Kürdün dünya kamuoyuna barış ve demokratik toplum çağrısını yaptığı bir süreçtir. Ankara’nın bu çağrıyı doğru okuması gerekiyor. Çünkü bu çağrıya verilen destek, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için büyük bir fırsattır.”
“Suriye’de Halkların Hakları Yok Sayılıyor”
Bakırhan, Suriye’de Özerk Yönetim ile Geçici Şam Hükümeti arasında imzalanan anlaşmaya dikkat çekerek, bu anlaşmanın Suriye’de halkların statülerini tanıyan, eşit ve adil bir yönetim modeli için büyük bir fırsat sunduğunu ifade etti. Ancak, kısa bir süre sonra ilan edilen Geçici Anayasa’nın bu süreci baltaladığını belirterek şu eleştirilerde bulundu:
“Suriye’de halkların ve inançların yok sayıldığı, masa başında belirlenen bir anayasayı kimse oradaki halklara dayatamaz. Suriye’nin adını ‘Suriye Arap Cumhuriyeti’ olarak koymak bile Kürtler, Aleviler, Süryaniler, Ezidiler ve Hristiyanlar açısından dışlayıcı bir yaklaşımdır.”
DEM Parti Eş Genel Başkanı, Suriye’de demokratik ve kapsayıcı bir anayasanın oluşturulması gerektiğini vurgulayarak bölge halklarının dışlandığı bir sistemin yeni istikrarsızlıklara yol açacağını ifade etti.
“Kobani’de Dokuz Kişilik Ailenin Katledilmesi Barış Sürecine Sabotajdır”
Konuşmasında, geçtiğimiz günlerde Kobani’de yedisi çocuk olmak üzere dokuz kişilik bir ailenin öldürülmesini de kınayan Bakırhan, bu saldırının barış çabalarına yönelik bir sabotaj olduğunu söyledi.
“Bu katliam barış sürecine kurulmuş bir sabotajdır. Sayın Öcalan, geçmişte yaptığı görüşmelerde sürekli provokasyonlara karşı dikkatli olunması gerektiğini vurgulamıştı. Bu saldırı, barış umutlarını hedef almıştır.”
Bakırhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu süreçte provokasyonlara karşı en üst seviyede dikkat göstereceğiz” sözlerini hatırlatarak, iktidarın bu saldırıya karşı nasıl bir tutum sergileyeceğini sordu.
“Kobani’de dokuz kişilik bir ailenin öldürülmesi sabotaj değil de nedir? Provokasyon değil de nedir? Bahsettiğiniz en üst seviyede tedbirleri ne zaman alacaksınız?”
“Türkiye’de Çözüm ve Barış Herkesi Kazandıracaktır”
DEM Parti’nin çözüm sürecine yönelik halk toplantıları düzenlediğini ve 139 farklı merkezde 50 bin kişinin katılımıyla toplantılar yapıldığını belirten Bakırhan, halkın barış sürecine güçlü bir destek verdiğini ifade etti.
“Türkiye’de çözüm ve barış sadece Kürtlere değil, tüm Türkiye’ye kazandıracaktır. 85 milyon insan kazanacaktır. Bu yüzden bu çağrının 85 milyon tarafından sahiplenilmesi gerekiyor.”
DEM Parti’nin çözüm ve demokratikleşme sürecini desteklemeye devam edeceğini belirten Bakırhan, tüm siyasi aktörlerin sorumluluk alarak süreci ilerletmesi gerektiğini vurguladı.
Kaynak : PHA