Neşeli günleri çok geride bırakmışız şu ömrümüzde,kendimiz dışında ilgiliyiz hayata...Sevgiden mahrum bıraktık ,şikayeti var kalbin bize.Mutlu muyuz?Hangi birimiz aklım ve kalbim ile aramız çok iyi diyebildikki?Aslında basit olmalıydı formülü mutluluğun,birazcık sevmek ve sevilmekti,eminim birçoğumuz sevdik güzel sevdik incitmeden, kırmadan, kıyamadan.Sevilmek mi ,hiç çalmadı kapımız şu köhne ömürde.Belki de biz yalnış anladık sevmeyi,aşkı,nefreti puzzle parçaları yanlış yer edindi gönlümüzde .Susmak mı gerekirdi yoksa kalbin kemiğini kırıp devam mı etmeliydi bi çare muhabbete susamış yürek.Tutunduk hayata istesek de istemesek de, belki güzel yarınlarımız olacak diye koştuk koşuşturduk Güneşin ardından, bizim için hiç batmayacak hissine kapılarak...Ne zaman mı durduk?Nefesimiz tükendiğinde ,yüreğimiz erimiş bir demir olduğunda ,toparlansa bekli de kimsenin yıkamayacağı demir,ama erittik demiştik ,başkaları şekil vermek için çoktan hazır bekliyordu hayatlarımıza .Artık yorgun düştü ömür,verilen mühlet daha dolmadan bavul hazırladık ,gitmeye hazır bekliyorduk.Halbuki ne hayaller kurmuştuk hiç bitmeyecek tükenmeyecek zannetiğimiz kalplerde.Vazgeçtik...Biz yetişemedik sevdanın trenine ,vagonların ardından bakakaldık,Güneş bizi beklemeden kaçmış ,karanlığa gömmüş oluyoruz tüm düşleri.Bir elvada arşı oluyor yüreklerimiz...