Bedriye GÜLLÜ

Tarih: 09.03.2025 18:09

BU HİKAYENİN NERESİNDEYİM?

Facebook Twitter Linked-in

Vazgeçişlerin, kabullenişlerin yoğun olduğu, hayat mücadelesinin rüzgâr misali ne yöne esip savuracağı bilinmezliklerle dolu gününde, kafesten çıkmış bir kuş misali özgür ama yuvasından kopmuş, hüznün habercisi misaliydi ÖMÜR… Bu yol nereye gider, rüzgâr ne yöne savurur bilinmez. Okyanusun en derin noktasına, mavinin siyaha çalan sularının rengi arasında, bilinmezliklere doğru akıp gidiyoruz, boğuluyoruz zannederken nefes alışların çırpınışlarını fark ediyoruz, bilinmez bir hikâyenin ne başındayız ne de sonunda. Yine hüsran mıydıne yaparız nereye gideriz ne deriz biz sana ömür, şikayetçi misin bizden bilmiyoruz. Yargılanıyoruz hayat tarafından hâkimi de şahidi de bir olan ömür, beden yorgun zihin bedbaht dil lal olmuş. Uzun bir yolun ne başında ne de sonundayız, lisan bitmiş insan mahsun, insan garip, insan meczup. Avare olmuş kalpler, zikirler çeker kendini bulmak için. Beyhude geçen ömür ne varız ne yokuz, vermişler elimize kalem kâğıt, dökülüyor mürekkep, azar azar sayfalara…Varlığımızı yazıp yok oluşumuzu silmişiz gaipten. Güneşin bütün ihtişamıyla parladığı günde, göğe bakıp kayan yıldızları arıyoruz. Ay ışığında ısınmayı bekliyoruz, görünen ile görünmeyeni bulamıyoruz. Benliğimizi kaybetmenin ağırlığı var ruhumuzda, bedenin çırpınışlarına aldırış etmeden. Ruhun karmasından kurtulamamış biçare insan, varlığını sorgular olmuş çoktan. Ademoğlu, ya terk edecekti alemi bekayı ya da vazgeçecekti kendinden belki de bir umut bulacaktı kendi hikayesini…

Hiç bitmeyen bir hikâyenin başrolü sensin, ama bu hikayeyi hiç yazılmamışçasına yaşayacaksın. BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ olacaksın…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —