Politikacıların, eğitim sistemine partizanca yaklaşımlarının sonucu olarak; yanlış eğitim politikası, yetersiz öğretim programları ve kusurlu yöntemlerle eğitim düzenimiz, Türk toplumunun ekonomik, sosyal ve politik gerikalmışlığının temel nedenlerinden biri olmuştur( Kaya, 2009).
Özel öğretim kurumları arasında olan dershanelerin yüz yılı aşkın mazisi vardır. Özel hocalardan ders almak adeti ise kökü çok eskilere dayanan bir geleneğimizdir. Bir çok alimşair yazar ve sanatkârın biyografilerini incelediğimizde bunların devrin alim hocalarından ders alarak yetiştiklerini görüyoruz. Yine pek çok şehzade ve beyzadenin devrin tanınmış hocalarının terbiyesi altında yetiştiklerini ve devlet idaresi için hazırlandıklarını biliyoruz.
Türkiye’de Özel Öğretim Kurumları kapsamı içerisinde ' Özel Okullar Özel Kurslar Özel Dershaneler Özel Öğrenci Etüt Merkezleri vb. Kurumlar ' yer almaktadır. Bütün bu kurumların geniş kapsamda ilk hukuki statüleri ise 8.6.1965 tarih ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve daha sonra bu kanunda yapılan değişikliklere ve eklerine dayalı olarak çıkarılan çeşitli yönetmelik ve yönergeler ile belirlenmiştir(Akyüz,2012)
Her eğitimli birey biliyor ki ülkemizde, alternatifi olmayan bir sınav sistemi var. Her ne kadar kötü ve eleştiriye açık da olsa, bana göre şu an için sınav sisteminden başka bu ülkenin kaldırabileceği bir alternatif yok. Ve bu alternatifsiz sınav sisteminden dolayı ortaokuldan itibaren dershane, özel ders gibi kapılardan girmek gerekiyor ve maalesef bizde olduğu gibi pek çoğumuzun çocuğu çocukluğunu dahi yaşayamıyor.
“O zaman dershanenin nesini savunuyorsun” diyebilirsiniz… Pek çokları için dershane, kaliteli bir üniversite ya da liseye giden yol olabilir. Ama benim için dershane çocuğa destek eğitiminin yanından daha ziyade, dershanelerde aynı zamanda çocuklarımızı iyi niyetli, dürüst ve onları doğruya yönlendiren ve değer yargılarımızla barışık kişiler olarak yetiştiren bir rehberlik anlayışının olduğu da unutulmamalıdır. Yani bu kurumlar sadece sınavlara hazırlayan kurumlar değil, ayrıca hayata hazırlayan, ara sınıflara okul destek kursları veren bilgi yuvalarıdır. Allah böyle dershane eğitimcilerinden razı olsun. Çocuğumu çok rahat bir şekilde ve gönül rahatlığıyla böyle eğitim kurumlarına gönderiyorum.
Dershaneler kapatılınca çarşıda pazarda boş işler peşinde koşma ihtimali yüksek binlerce, on binlerce genç için dershanelerin kapatılması bir nevi milat olacak. Bahsettiğim dershaneler belli… Buralarda okuyan insanların günahı ne? Zaten anne babalar “çocuğum benim gibi olmasın” diye düşünerek emanet ediyor evlatlarını bu müesseselere. “Üniversite zaten her dershaneyle kazanılır, önemli olan değerlerini kaybetmeyen bir nesil” yetiştirmektir.
Eğer dershanelerin kapatılması gerekiyorsa, eğitim sisteminde nasıl bir değişiklik yapılacaksa yapılmalı ve bu sayede Batı ile Doğu arasındaki fark ortadan kalkmalı. Ayrıca hem veli, hem de öğrenciler “iyi bir lise ve üniversiteye yerleşmek için okulda verilen eğitim yeterli” diyebilmeli. Yani bu işi tepeden inme değil de tabandan gelen bir talepler doğrultusunda uzlaşı sağlanmalı ve sonrasında ihtiyaç kalmadığı için kapatılmalı. Çünkü şu an toplumda azımsanamayacak kadar büyük bir kesim dershanelerin ihtiyaç olduğunu düşünüyor ve kapatılmazsa değil, kapatılırsa adaletsizlik olacağını düşünüyorum.
Dershane yerine kurshanelerin olmaması için, gelecek nesiller düşünülerek şimdiye kadar elde edilen kazanımların hızlı bir şekilde kaybedilmemesi adına bu meselenin tekrar paydaşlarla en içten şekilde değerlendirilip, uzlaşının sağlanacağına yürekten inanıyorum. Sağlıcakla kalın…
Kaynakça:
1-KAYA, Y. Kemal (2009). İnsan Yetiştirme Düzenimiz,5.Baskı, Ankara. Pegem Akademi Yayınları
2-AKYÜZ, Yahya. (2012). Türk Eğitim Tarihi, 22.Baskı, Ankara. Pegem Akademi Yayınları