Ey Ülkemin Meslek Liseli Zenci Gençliği; (şimdi sana böyle hitap etmemden yola çıkarak kendini bu ülkede tarağın dişleri gibi eşit, muteber, cici, sevimli gençlerinden birisiymiş gibi görüp sakın haaaa hemen iyimserliğe kapılma; bu hitâbeyi sonuna kadar oku!)
Evet ülkemin zencileri kıymetli gençler, birinci vazifeniz Türk istiklalini, Cumhuriyet'i ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir (ama hemen durumdan vazife çıkarmayacaksınız; bir tarafta asıl, asîl ve bembeyaz Türk gençleri memleketi muhafaza ve müdafaa ederken sizler, siz meslek liselerinde okuyan çocuklar kahveleri doldurmaya, evinizde koca beklemeye, üçüncü sınıf işlerle haftada kırk elli lirayla çalışmaya devam edebilirsiniz; unutmayınız ki sizler askerde çavuş bile olabilmektesiniz ve kendi aranızda eşitsiniz. Eeeee, bu kadar eşitlik size çok bile; Danıştay'ımızın son kararıyla bu tamamen ispatlanmış durumda.
Bu temel senin en kıymetli hazinendir (kıymetini bil yani!). İstikbâlde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek (yani sınıf atlatmaya, daha iyi eğitim görmeye, daha nitelikli işlerde çalışmaya, kendini birinci sınıf vatandaş gibi hissettirmeye kalkışacak) dahili ve harici bedhahların olacaktır (ki bunlara kesinlikle inanma ve aldanma; onlar seni haksız yere gaza getirip mutsuz eden karşı devrimcilerdir). Bir gün İstiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen (ki işte o günler geldi çattı çocuklar!) vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin (düşünmek zararlıdır çocuğum; senin yerine biz zaten düşünürüz nasıl olsa!) Evet, bu imkân ve şerâit (Höst bre gafiller 'şeriat'la karıştırmayasınız ha!) çok nâmüsait bir mâhiyette tezâhür edebilir.
İstiklâl ve Cumhuriyet'e kastedecek düşmanlar (yani bu bilumum demokratlar, liberaller, muasır medeniyet seviyesi ile özdeşleşmek isteyen fâsıklar) bütün dünyada emsâli görülmemiş bir galibiyetin (yani tek başına seçim kazanmanın, seçim kazandık diye devlet kurumlarını yönetebileceğini zannedenlerin) mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile (yani tamamen demokratik usullerle, gizli ve genel oy, açık tasnif ve mahkeme denetiminde yürütülen seçimlerle) aziz vatanın bütün kaleleri (kurumları) zaptedilmiş , bütün tersanelere girilmiş (Tuzla tersanelerindeki özel teşebbüs erbâbı), bütün orduları dağıtılmış (yani mübârek bürokrasi, üniversiteler, bir kısım medya, yargı, hatta bir kısım barolarımız!) ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elim ve vahim olmak üzere memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet, hatta hıyânet içinde bulunabilirler (Hayret; aynen bugünkü vaziyet!) Hatta bu iktidar sahipleri (ki mâlum, anladınız siz onu!) şahsi menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle (BOP, ılımlı İslâm projeleri, yeşil kuşak, Nato, Cento, Sento, Balkan ve Bağdat Paktı, Nabucco , Kyoto protokolü vs...) tevhid edebilirler (etmişlerdir netekim!) Millet fakr-u zaruret içinde harab ve bîtab düşmüş olabilir (aynen bugünkü durum tıpkısının aynısı gibi …).
Ey Türk istikbâlinin evlâdı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen (Katsayı mağduriyeti vesaire gibi teferruata aldırmadan, çiftini çubuğunu, işporta tezgâhını, çıraklık ettiğin atölyelerdeki takım tezgâhı, trafik lambalarında mendil, keten helva, kaldırımları, telefon şarj cihazı satış noktalarını, meslek liselerinin tahta masalarını ve kaderini güzel güzel benimsemek) kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda (Bu da geçer yahu.., Sabreden derviş..., Köylüsün sen köylü kal, halk plajlara hücum etti vatandaş denize giremiyor gibi fatalist ve ‰ 100 yerli özdeyişlerde) mevcuttur.
Bu hitabeden sonra fazla söze gerek yok; Amma yinede bir şeyler ifade edeyim. Şimdi insan bu ülkede yaşarken sormadan edemiyor. Meslek liselileri mağdur eden bu karardan sonra sormadan edemiyorum. Bu da mı cuntanın işi yoksa sadece iyi niyetler ile görüşülüp karar verilen bir hukuki karar mı? Hangisi doğru ve kim bunun doğruluğunu ispatlayacak? Bu kadar genci yeni sisteme alıştırmışken bu kaosu ortaya koymak kimin işine yarıyor? Güncel siyasetin ve gündemleri işgal eden “Cuntalar, Ergenekonlar” daha kaç öğrencinin kaderini etkileyecek. Bu ülkeyi yok etmek isteyen gerçekten birileri mi var? Bi ton gündemin içinde bi de bu eksikti dedirtmenin bir anlamı var mı?
Bunca emekten sonra yapılanlar, körpe beyinleri motive eden, eğiten,yön veren bunca fedakar öğretmen ve uzmanın gayretlerini boşa çıkarmaktan başka bir şey değildir. Bu öğrencilerin şimdiye kadar verdikleri emeklerin bedelini kim ödeyecek? Yarın bu gençlerin içinde bulunduğu bu olumsuz durumdan ötürü kim hesap verecek? Umarım meslek liselilerin geleceğini etkileyen bu katsayı adaletsizliği bir an önce giderilir ve diğer liseli öğrenciler gibi eşit şartlarda yarışacakları günlere kavuşması temennisiyle…Sağlıcakla kalın.
Şimdiden İslam aleminin ve Besnili hemşerilerimin Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutlar, sağlık, huzur ve mutluluk dileklerimle, sevgilerimi saygılarımı sunarım.