Dün aşura günüydü. Aşura günü, onuncu gün (aşera) anlamına kullanılır. Bununla Muharrem ayının onuncu günü kastedilir. Aşura gününün anlam ve önemini belirten onlarca rivayet mevcuttur. Bunların özeti ise, dünya tarihinde bugüne tevafuk eden bir takım hadiselerin yaşanmasıdır.
İşte bu hadiselerden biri de Kerbela da, Hz. Peygamber Efendimizin torunu Hz. Hüseyin ve Ehli Beyt’ten yetmiş küsür kişinin vahşice katledilmesidir. Bu hadiseyi uzun uzun anlatacak değilim. Ancak bu hadisenin niçin yaşandığına değinmeden de bu yazının amacına ulaşmayacağı kanaatindeyim.
Hemen şu hususun altını çizerek söze başlayalım; Hz. Hüseyin bir iktidar olma mücadelesi vermedi. Onun böyle bir hedefi ve amacı hiç olmadı. O, (R.A) işgal edilen halifelik makamını, diğer bir ifadeyle Müslümanların velayetini işgalcilerden kurtarmak amacındaydı. Çünkü, bu makam çapulcuların, ayyaşların ve tek derdi zevk-u sefa olanların oturacağı bir makam değildi. Bu makamda Hz. Muhammed as. oturmuştu. Daha sonra O’nun Raşid Halifeleri. Bunlardan sonrada bu makamda Peygamberin ve O’nun Halifelerinin açtığı çığırda gidecek kişiler oturabilirdi. Hz. Hüseyin bunu en iyi bilenlerden biriydi.
Bununla beraber, kendisine onbinlerce mektup göndererek biat edeceklerini yazanlarda vardı. Her ne kadar, bu mektubu gönderenler Kufe’liler de olsa, bu kadar çağrıya bir peygamber torunu duyarsız kalamazdı.
Ve neticede birçok ileri gelen sahabenin gitme demesine rağmen Hz. Hüseyin kılıcını kuşanarak yanındaki bir avuç insanla kendisinden yardım isteyenlere yardım etmek, işgalcileri ise def etmek üzere yola çıktı. Yolda, bir şair olan Farezdak la karşılaştı. Kufe lilerin durumunu sordu. Farezdak: “ey İmam! Kufe lilerin kalpleri senden yana, kılıçları ise Yezit’ten yana.” Dedi. Buda Hz. Hüseyin’i durduramadı.
Çünkü Hz. Hüseyin “Aşk yolunun sonuna kadar gidilir. Kaçmak isteyenler zaten bu yolun aşıkları değildir. Bırak benimle dostun yolundan başka hiçbir şey istemeyenler kalsın.” Sözlerinin sahibiydi ve dediği gibi de oldu.
Hz. Hüseyin'in Kerbela da hunharca katledilmesi yüzyıllar boyu Müslümanların yüreğini dağlamıştır. Fakat bu mübarek kıyamı ise, yine yüzyıllar boyu Müslümanlara hep örnek bir kıyam olmuştur. Hz. Hüseyin, bu kıyamıyla biz Müslümanlara, zalimlere karşı nasıl bir tavır takınacağımızı en güzel bir şekilde öğretmiştir.
Günümüzde Ehli Beyti temsil ettiklerini iddia eden, ve sürekli “Ehli Beyt sevgisi” vurgusu yapan kesimlere gelince, tamda meşhur Arap şairi Farezdak’ın dediği gibi “gönüllerinin Hz. Hüseyin’den yana, kılıçlarının ise emperyalizmden yana” olduğunu maalesef müşahade etmekteyiz.
Tek başına, lafla Hz. Hüseyin’in tarafında olmak yetmiyor. Ben Ehli Beytim, Ehli Sünnetim demekle de olmuyor. Hz. Hüseyin, bu iddiada bulunanlara hangi yolu takip edeceklerini göstermiştir.
Bir diğer husus ise, Hz. Hüseyin’in hunharca katledilmesinin yüreğimize verdiği ızdırap kadar bizi bugün rahatsız eden şey, Hz. Hüseyin’in tarafında olduğunu iddia edenlerin Yezit gibi hayat yaşamalarıdır.
Bu çelişkiler, Hz. Hüseyin’in davasına vurulacak en büyük darbelerdir. Yezit, Hz. Hüseyin’in mübarek canına kıydı, bu tip insanlar ise mübarek davasına kıyıyorlar. Bu ise Hz. Hüseyin’e yapılacak en büyük haksızlıktır.