Okuyanların hatırlayacağı üzere bir önceki yazıda Bakara süresinde bahsedilen ve Talut Calut kıssası diye de bilinen kıssanın iki ayetini (246-247) sizlerle paylaşmış ve bu ayetlerden günümüzü aydınlatacak ziyalar edinmeye çalışmıştık. Bu haftada bu kıssanın 249, 250 ve 251. ayetlerinden istifade etmeye çalışacağız.
“Ve Tâlût ordusuyla yola koyulduğunda dedi ki: “Allah sizi şimdi bir nehirle imtihan edecek, ondan içen benden değildir, ama onu tatmayan bendendir, ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affedilmiş olacaktır.” İçlerinden pek azı hariç, hepsi ondan doya doya içtiler. Nihayet Tâlût ve kendisiyle beraber inananlar ırmağı geçince dediler ki: “Câlût ve kuvvetlerine karşı koyacak bugün hiç gücümüz yok.” Ama kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler: “Sayıca az nice topluluklar var ki; Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir. Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir” diye cevap verdiler.” Bakara 249.
İmtihan, insanoğlunun yaratılma sebeplerinden biridir. İslam’ın muhatap aldığı bütün insanlar her zaman imtihana tabidirler. Bunu şöyle de ifade edebiliriz; hiçbir insan yoktur ki, bir lahza dahi imtihan olunmasın. Ancak imtihanın boyutları, muhtevası insandan insana farklılık arz edebilir.
Bu ayette ordu komutanı Talut’un komuta ettiği askerlerine Allah’ın kendilerini bir nehirle imtihan edeceğini, imtihan edilecekleri o nehirden içmemelerini, içerlerse kendinden olmayacaklarını, sadece bir avuç içenin affedileceğini söylediğini okuyoruz.
Buradaki imtihan, kazanıldığında düşmana karşı mukavemeti sağlayacak, kaybedildiğinde ise düşman karşısına çıkma cesaretini kıracak bir imtihandı. Aslında çok büyük bir imtihanda değildi. Fakat, imanlarını nefislerinin kontrolüne verenler, basitte olsa imtihanı kaybederler.
İşte bu imtihanda ordunun pek azı hariç, hepsi o nehirden doya doya, kana kana içtiler. Neticede, üzerlerine ağır bir rehavet çöktü ve “Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok” dediler ve savaştan geri kaldılar.
Ama nefislerini imanlarının kontrolüne veren az sayıdaki Allah’ın hükmüne teslim olmuş ve O’na kesin olarak kavuşacaklarını bilenler: “Sayıca az nice topluluklar var ki; Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir. Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir” diye cevap verdiler.”
Burada şu hususun altını çizmekte fayda var; bu kıssayı Rabbimiz milattan önce yaşanmış bir hadise hakkında malumat sahibi olalım diye anlatmıyor. Allah’u A’lem bu kıssayı anlatarak her çağın, her zamanın, her topluluğun, hatta her bir ferdin hayatta iken imtihana tabi tutulduğunu, çoğunun bu imtihanları kaybettiğini, kazananların ise sayısının az olduğunu vurgulamak için anlatıyor.
Buradaki topluluk bir nehirle imtihan edilmiş. Bu nehir’in günümüzdeki karşılığı nedir, neye denk geliyor? Bunu bulmak ve bilmekte bizlere düşüyor. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi bu değişiklik arz edebilir. Ancak, hepsi bir imtihandır. Bugün bu nehir (imtihan) birileri için fobileri hobileri olabilir. Birileri için internet, sosyal medya, sosyal çevre olabilir. Bir başkaları için ise makam, mevki, statü, kariyer vb. olabilir.
Burada dikkat etmemiz gereken husus bu imtihanların Allah tarafından samimiyetimizi ve sadakatimizi ortaya çıkarmak için yapıldığıdır. Eğer bu imtihanları başarı ile verebilirsek nehir’i geçer hatta düşmanı da yeneriz.
“Tâlût'a itaat eden o çok azıcık mü'min gurup, Câlût ve kuvvetleriyle karşı karşıya geldiklerinde: “Ey Rabbimiz! Bize zorluklara karşı tahammül gücünü adeta boşalt, adımlarımızı sağlam kıl ve Allah'tan gelen gerçekleri örtbas eden bu topluma karşı bize yardım et” diye dua ettiler.”
“Bunun üzerine Câlût ve askerlerini Allah'ın izniyle bozguna uğrattılar. Dâvut da Câlût'u öldürdü… Bakara 250-251.