Halil KARAKUŞ

Tarih: 02.03.2016 14:39

Biri 28 Şubat Mı Dedi?

Facebook Twitter Linked-in

28 Şubat 1997. Post modern darbe... En soğuk ve en uzun Şubat... Sadece takvimde bir yapraktan ibaret olmayıp apayrı bir anlam taşıyor bu ülkenin insanlarının zihinlerinde... Acı veren pek çok hadise, bu gün acı bir gülümseme ile hatırlanıyor. Aslında 28 Şubat’ta yaşananların çoğu gülümsetecek türdendi. Ama hadiseleri birebir yaşayanlar için zor günlerin başlangıcı oldu. Peki, neler yaşandı o gün... Önce bir ihbar ve jurnal furyası başladı. Dilekçeler, raporlar, ihbarlar dolaştı gizli-açık. Neler yazmıyordu ki bunlarda? Bir müdür, okulunun bahçesine çeşme yaptırmıştı, ama çeşmenin çatısı kubbeliydi, öyleyse cezalandırılmalıydı... Bir öğretmen öğretmenler gününde Allah lafzını kullanmıştı. Allah’ın ismi nasıl kullanır bir öğretmen cezalandırılmalıydı...

Bir başka suçlu! Suçu, arabasında başörtülü annesinin ve kız kardeşinin görülmesiydi… Ve diğerleri! Yurda girişte terlik giyip galoş takan ve bu sebeple ceza alan milli eğitim şube müdürü, veteriner fakültesinde ölen bir inekten dolayı sorgulanan rektör…

Zor günler yaşandı, ağır bedeller ödendi. Kimi zorluklarla kazandığı üniversitesini bıraktı; kimi çok sevdiği işinden ihraç edildi, sürgünlere zorlandı. Kimi yaşadıklarının ertesinde ağır travmalar geçirdi. Psikolojik savaşın yaşandığı o zamanlarda kişiler/kurumlar fişlendi, sınıf ayrımına mahkûm edildi. Kurumlar ve siviller arasında güvensizlik hakimdi. Asılsız ihbarlara kurban gitmek, jurnalcilikten nasiplenmek olağandı...

Atatürkçülük 28 Şubat sürecinin en önemli malzemelerinden biri olmuştu. Her fırtına bir yıkım getirirdi ve bu fırtına-darbe-da hemen her alanda tahribata yol açmıştı. Evet 28 Şubat 1997 takvimlerde bir yaprak olmanın ötesindeydi. 28 Şubat bir darbeydi. Anti-demokratik bir müdahaleydi. İktidarın zorla düşürülmesi için yapılmış bir eylemdi. Hükümete “hiç” muamelesi etmekti... Sonunda iktidar zorla düşürüldü ve Savunan Adam Necmettin Erbakan’ın başbakan olduğu Refah-Yol Hükumeti sonunda bitti...

Ve sonrasında Silahsız Kuvvetler devreye girdi...28 şubat kararları ve 8 yıllık kesintisiz eğitim ile başlayan tartışmaya herkes ortak edilmişti. ÇYDD’den Türk Kadınlar Birliği’ne, TOBB’dan Ziraat Odaları Birliğine kadar herkes 8 yıllık kesintisiz eğitimin uygulanmasını ve Kur’an Kurslarının kapatılmasını istiyordu...

Bu süreçte kategorilere ve sınıflara ayrılan toplumda başarılar değil, ideolojiler ön plandaydı. 28 Şubat “post modern darbe”si yüreklere ve zihinlere acı hatıralar kazımıştı. Başörtüsü yüzünden okula alınmayan kız öğrenciler, hanımı, annesi, kızı örtülü olduğu için soruşturma üstüne soruşturma açılan öğretim görevlileri darbe ortamından nasibini fazlasıyla alanlardı.

...

Allah’a hamdolsun 1000 yıl sürecek denilen o yıllar çok şükür geçti. Bin yıldan fazla İslam’a, insanlığın kurtuluşu davasına hizmet etmiş bir milleti, korkutmalarla, baskı dalavere ve entrikalarla, kendi özünden, inancından, tarihinden koparmak mümkün değildir...

Gelelim bugüne...28 Şubat’ın gerçek mağdurları yani bedel ödeyenler bugün sessiz sedasız bir kenarda otururken sırf bulunduğu yere yaranmak, rant devşirmek, aidiyetini göstermek ve ispat etmek uğruna;
düne kadar 28 Şubat zihniyetine alkış tutan ama bugün kuzu postuna bürünmüş kurtları, kümes bekçiliğine soyunmuş tilkileri, kuyruk acısı peşinde olan yılanları, makam ve mevki düşkünlerini, burnundan kıl aldırmayanları, kendilerini erişilmez ve tartışılmaz görenleri, politika/siyaset tellallarını, duygu sömürücülerini kemal-i hayretle izliyorum.

Görmemenin, okumamanın, duymamanın mümkün olmadığı, başını nereye çevirsen mutlaka benzer birileri ile karşılaşacağın bu alemde çoğu zaman söylemek istediklerini yutmak zorunda kalıyor, ya da kelimeler boğazda tutsak kalıyor.
Dostane bir sözün bile para etmediği, itibar görmediği, insanın değer bulmadığı ve herkesin kendini dünyanın merkezine oturttuğu bu dünyada yapabileceğimiz tek şey kalıyor geriye...

Dua etmek;

Evet dua etmek...

Allah bizleri iyilerle karşılaştırsın. Allahbir daha bu millete postmodern ve dostmodern darbeler yaşatmasın...

Kaynakça:
1- Hakan Akpınar., 28 Şubat Postmodern Darbenin Öyküsü.
2-Necmettin Erbakan., Davam.
3-Tuncer Çetinkaya.,En Uzun Şubat.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —