Besni Güncel Gazetesi’nde Sayın Asım Öcal, “Cevap Vermeyeceğim” başlıklı yazısında ÖC-ALdığını düşünerek birçok konuya değinmiş. Sayın ÖCAL bu yazıyı yazmayacakmış ama birilerinin gazına gelip “cevap vermeyeceğim” diye söze başlayıp baştan sona hakaretlerle dolu ve seviyesini belli eden bir yazı yazmış. Sayın ÖCAL’ın haddi aşan yazısı, üslubu bir yana bıraktığı gibi edep kurallarını da aşmış, Gazetemize ve yazarlarına hakaretler içeren sözler kullanan ÖCAL’a cevap vermek zarureti hasıl olmuştur. Bu durum, Besni Halkına karşı sorumluluğumun bir gereğidir.
Asım ÖCAL’ın Devlet Bakanımız ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı ve Ak Parti iktidarını hedef alan “Ağlayan Adama Mektup” başlıklı ağır hakaretler içeren yazısına karşılık olarak Sayın Öcal’a hitaben “One Minute” başlıklı yazımda Tayyip Erdoğan’ın Davos’taki efsanevi duruşunu hatırlatarak “meydanı boş buldun herhalde” diyerek karşılık verdim ve neden sadece Ak Parti iktidarını hedef aldığını, Ergenekon terör örgütü diye iddia edilen kişiler hakkında neden yazı yazmadığını sorguladım. Sayın ÖCAL da 5 Nisan 2010 tarihli yazısında sadece bana karşı değil, gazetemizin tüm yazarlarına ve temsil ettikleri düşünceye ağır hakaretler içeren sözler kullandığını okudum. Şimdi söz sırası bende Sayın ÖCAL.
Sayın Öcal; Bülent ARINÇ’ı eleştiren ilk adamım diye yerinme, Yenibakış Gazetesi ve Yazarlarına söz attım bana kar kaldı diye gerinme. Bizler yani Yenibakış Gazetesi yazarları, hakkın, hukukun ve özgürlüğün yanında olan kişileriz; her yanlış yapan kişiyi uyarır ve doğru yapanları da alkışlarız. Gazetemizin kuruluş amacı da budur. Besni’ye bir çivi çakmadığı halde Besni Sevdalısı geçinenlere, gazeteci olmadığı halde gazeteci geçinip kendisi gibi düşünmeyen herkese bel altı saldıranlara, insanların inançlarıyla alay edenlere “kral çıplak” demek için var olduk ve olacağız.
Sayın Asım Bey, bizler yüzümüze tükürene Yarabbi şükür diyen birileri değiliz. Bunu nereden çıkardınız bilemem. Bülent ARINÇ, mahkeme kararıyla yapılan bir aramaya baskın diyen bir kısım gazetecilere “tuu sizin gazeteciliğinize” demiş ve siyasi fikrini gazetelik mesleğiyle karıştıran hatta hukuku siyasi fikrine uydurmaya çalışan yanlı gazetecilere tuu demiştir. Bu sözden nasiplenmiş olmalısınız ki bu söze cevap vermek gereği duymuşsunuz. Tabi sizin Yarabbi Şükür diyemeyeceğiniz Bektaşi fıkralarıyla geçirdiğiniz Ramazan ayından belli. Kimse bize tuu diyemedi diyemez de, fakat hayatımızın her anında Yarabbi Şükür diyebiliyorsak ne mutlu bizlere.
Bir anekdotu yani “Sesin Çok Çıkıyor” sözünü tehdit şeklinde algılamanıza gelince, bu durumunuza kargalar bile güler. Farklı fikirleri ve eleştirileri tehdit şeklinde algılama sorununuz varsa bence siz bir daha yazı yazmayın sonra maazallah eleştirileri hazmedemediğinizden kalpten gidebilirsiniz.
Sayın Öcal, Milletin Meclisteki iradesi, “parmak fazlalığı” değil, tam aksine “demokrasinin ta kendisidir.” Okulda size anlatılan Siyaset Bilimi ve Demokrasi derslerinden bunu anlamış olmanız gerekirdi. Halkın ‰ 47 siyle oluşturulan hükümeti gayri meşru sayan sizlere göre “Hakimiyet kayıtsız şartsız Ordu’nun, Ergenekon’un, HSYK’nın, Yargıtay’ın ve Danıştay’ın” olabilir. Ancak bizler muz Cumhuriyetinde yaşamıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik, Sosyal, Hukuk Devleti olup, “Hakimiyet kayıtsız şartsız MİLLETİN’dir.” Bunu hazmetseniz iyi olur…
Hukukta masumiyet karinesinden bahsederek Hukuk Fakültesi mezunu arkadaşımıza güya hukuk dersi vermeye çalışıyorsunuz. Size bunu öğreten kişiye, ismini bilmediğiniz bir yazardan dolayı gazetenin tüm yazarlarını ve sahiplerini hedef alan bir yazı yazmam durumunda masumiyet karinesini ihlal eder miyim diye sorsaydınız iyi olurdu. Tabi sizin amacınız üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğundan bu durumu da şark kurnazlığıyla işinize geldiği gibi kullanmışsınız.
“Siyaset muhasebesi esnaf defteri tutmaya benzemez” diyerek güya hakaret etmeye çalıştığınız kişi, ilköğretimden başlayarak sizin de mezun olduğunuz üniversitenin “Kamu Yönetimi Bölümü”nü derece ile bitirmiş, fakat İmam Hatip Lisesi mezunu olduğu için 28 Şubatçılar tarafından engellenmiş biri olarak siyaset bilimini de en azından sizin kadar bilir. Ayrıca muhasebecilik mesleği yapan Masum Türker gibi birisinin hem TÜRMOB hem de DSP Genel Başkanı olduğundan herhalde haberiniz yok.
Sayın Öcal, arkadaşlarımız Siyaseti, Hukuku ve Gazeteciliği sizden öğrenecek değiller. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ombudsmanlığa soyunmanıza gerek yok.
Sayın ÖCAL, Yenibakış yazarları olarak kalemimiz keskin, idrakimiz kuvvetlidir. Demokrasi anlayışımız evrenseldir ve halk egemenliğine dayalıdır. İnsanlık yönümüz ve duygusallığımız ağırdır, hak ve hukuku üstün kılan, cemaat kültüründen nasip almış, İsrail ve ABD’yi düşman, Filistin’i dost bilen, fıkralarda bile olsa toplumun değerlerine saygı gösrerilmesi gerektiği terbiyesini alan, bölge tarihini iyi bilen, vicdanı olan, “mazlum, zalim kadar yürekli olmadıkça zulmetten kurtulamaz” ilkesini bilen kişileriz.
Sayın Öcal, Muhafazakâr ve mütedeyyin insanlara hakaret etmeniz durumunda bizleri hep karşınızda göreceksiniz. Bu partiye özellikle Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve Bakan’lara yapmış olduğunuz hakaretleri özellikle Besni’deki Ak Parti yetkililerinin bir kenara yazdığını ve gerektiğinde cevabını verecekleri zannediyorum. Aksi takdirde Ak Partinin avukatlığını yapmak bizim haddimize düşmez.
Yayın hayatına başladığı günden bu yana Besni’de itibar gören, ciddi bir okuyucu kitlesine sahip, birilerinin yaptığı gibi kimseya yaranmaya çalışmayan (hemen üzerinize alınmayın), Besnilinin ve Besni’nin geleceği için hizmet eden, vatandaşların duygularına tercüman olan bir gazetenin onurlu bir temsilcisi olmaya devam edeceğim…
Son olara Sayın Öcal, Sayın Arınç gazetecilik mesleğini tarafsız bir şekilde yapanlara Tuu demedi. Bu sözü çarpıtarak hakaret malzemesi haline getirdiğiniz için asıl size yuuh....