Emre Baran

Tarih: 02.03.2013 18:55

Kurban ve Günümüzde Bayram

Facebook Twitter Linked-in

Kurban; Allah’a yakın olmak ve O’nun rızasına nail olmak niyetiyle kesilen hayvan demektir. Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, Allah’ın rızasını kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Allah’a, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunarak halka yaklaşmaktadır.


Hemen her Kurban Bayramı’nda bayram namazından önce camilerde vaazların konusu Hz.  İbrahim peygamberin oğlu Hz İsmail’i Allah’a kurban olarak adaması üzerine başlar. Hz İbrahim, eğer Allah ona bir oğul verirse, oğlunu Allah için kurban edeceğini adamıştı. Uzun bir zaman geçtikten sonra oğulları olmuş, fakat o, adağını unutmuştu. Rüyada kendisini, oğlu İsmail'i kurban ediyor görünce, adağını hatırlamıştı. Konuyu oğlu İsmail'e açmış, oğlu da bu emre büyük bir teslimiyet göstermişti. Allah onların bu büyük teslimiyeti karşısında Cebrail as vasıtasıyla İsmail as yerine bir koç göndermiş ve onu kurban kesmiştir…

 

Bu kıssayı kısaca anlattıktan sonra, günümüz Kurban Bayramları hakkında bir şeyler ifade etmek istiyorum. Besni’de bile şimdiki bayramlar eski bayramlardan çok farklı kutlanıyor. Şimdiki bayramların tadı tuzu kalmadı. Hele kurban bayramının hiç kalmadı. Tatsız tuzsuz bayramda nasıl olur, varın biraz da siz düşünün…

 

Eskiden bayram heyecanı haftalar öncesinden yaşanırdı. Pazar yerleri şenlenirdi. Alınan giyeceklerin sevinci, kurban kesme ibadetinin yerine getirilmesiyle yaşanan bir huzur vardı. Kurbanlıklar alınır, üç beş gün evde beslenir, tatlı bir heyecanla bayram sabahı beklenirdi. Hele iki üç gün kala, sanki günler geçmeyecek, bayram gelmeyecekmiş gibi olurdu. İşte böyle bir heyecanla beklenirdi bayramlar. Hem büyüklerde, hem de küçüklerde aynı duygular hakimdi. İşin garip tarafı, o zamanlarda büyük bir çoğunluk kurban keserdi. Onca yaşanan sıkıntı ve yokluğa rağmen…

 

Şimdi içinde bulunduğumuz zaman diliminde ise, bayramların gelmemesi için nerdeyse toplu dualara çıkılacak. Tıpkı yağmur duasına çıkar gibi. Biz neden böyle olduk? İlk önce çocuklardan başlayalım. Devir değişti, onlar da zamane çocuğu oldular, el öpmeyi bile unuttular. El öpmek onlar için saygı göstergesi değil, sanki aşağılanma hareketi… Büyüklerin bayramlarını kutlamaya gitmek bile, işkence sanki… Onlara alınan pahalı bayramlık  kıyafetlerin değerini bilmiyorlar. Eskiden öyle miydi? Ebeveynimizin bize aldığı ucuz bir ayakkabı bile olsa, yastığın kenarına yerleştirir, sabaha kadar onunla beraber uyurduk. Kimimizin rüyasına bile girerdi bayramlıkları. El öpüp bahşiş almak, elinde naylon poşetle şeker toplamak, ne kadar zevk verirdi o zamanlar. Bayramların değeri, lezzeti vardı eskiden…. Ne oldu da, ne değişti eski bayramlar ile yeni bayramlar arasında? Bayram aynı bayram, kurban da aynı kurban. Düşünceler değişti, duygular değişti, nesiller yozlaştı. Ruhları köreldi. Koyun gibi oldular. Bu durum sadece Besni’ye has olan bir durum değil,  Allah’a şükür buralarda az da olsa o eski gelenek ve göreneklerimiz uygulanıyor.

 

Gelelim büyüklere, onlara ne oldu da bayramların formatını değiştirdiler? (Özellikle Batıda)  bayramdan on beş gün önce, gideceği otele rezervasyon yaptırıp tatile çıkmakla, falancı otelde bilmem kim varmış, tatili onunla beraber geçirelim demekle, kendi bayramını, kültürünü ve değerlerini unutup ve hatta unutturup, işte böyle istenmeyen bayramlara sebep olurlar. Çocuklar ne yapsın? Büyükleri böyle isterlerse bayramlar da böyle kutlanır.

 

Kendi kültürümüzü, başkalarının yaşam şekline kurban vermekle, sözde Avrupai yaşıyoruz. Hem dinimizi, hem de dilimizi yozlaştırmanın mutluluğunu, göbek atarak ve içki içerek kutluyoruz. Ondan sonra,  “nerde o eski bayramlar”  diye birbirimize soruyoruz…

 

Evet, her şeye rağmen hepimiz için çok anlamlı ve özel olan Kurban Bayramı’nda  büyüklerimizle, çocuklarımızla ayrı bir heyecan yaşıyoruz. Sevginin ve hoşgörünün simgesi olan bayram günlerinde milletçe ayrılıkları, kırgınlıkları, dargınlıkları aşarak, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeliyiz. Özellikle yaşlılarımızın ve kimsesiz çocuklarımızın yüzlerini güldürerek, gönüllerini almalıyız. Bayramlar, el ele vermenin, millet olma şuuruna ermenin, ortak değerlerimizi güçlendirmenin vesilesidir. Enerjimizi, faydasız tartışmalara harcamak yerine, sorunlarımızı toplumsal barış, uzlaşma ve dayanışma içerisinde, demokratik olgunlukla çözmek için çalışmalıyız diye düşünüyorum.


Şimdiden İslam aleminin ve Besnili hemşerilerimin Kurban Bayramını en içten dileklerimle  kutlar, sağlık, huzur ve mutluluk dileklerimle, sevgilerimi saygılarımı sunarım.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —