Tarih: 10.05.2025 17:11

Avukat Ateş Hatinoğlu: Gençlerin hayallerini bile çaldık

Facebook Twitter Linked-in

“Gençlerin Her Şeyi Eleştiriliyor, Ama Kimse Onlara Ne Bıraktığımızı Sormuyor”

Toplumun her kesiminde gençlere yönelik eleştirilerin arttığını ancak gençlerin içinde bulunduğu koşulların yeterince sorgulanmadığını belirten Av. Hatinoğlu, “Gençlerin inancı, müziği, siyaseti, giyimi her şeyleri eleştiriliyor. Ama kimse ‘onlara nasıl bir ülke bıraktık?’ diye sormuyor” dedi.

Gençler arasında yurtdışına gitme arzusunun artışına da dikkat çeken Hatinoğlu, “2023’te 714 bin genç ülkeyi terk etti. Bunların çoğu üniversite mezunu. Bu oranlar kimsenin umurunda değil” diye konuştu.

“Gelecek Korkusu, İşsizlik, Eğitim Krizi Gençliği Çökertiyor”

Hatinoğlu, gençlerin en büyük problemlerinin başında kötü eğitim sistemi ve işsizlik olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

“Gençleri çocukluklarından itibaren sınavlara, dershanelere, özel derslere mahkum ettik. Karşılarına ise mezun olduklarında işsizlik çıkıyor. Mezuniyet töreninde gururla kep atan gözler birkaç yıl içinde hayal kırıklığına dönüşüyor. Psikolojik ilaç kullanımı ve intihar oranları korkutucu boyutta.”

“Gençler Temel İhtiyaçlarını Karşılayamıyor”

Gençlerin yalnızca akademik değil, sosyal ve ekonomik olarak da ağır baskı altında olduğunu belirten Hatinoğlu, “80 milyonluk ülkede yalnızca 4 milyon pasaport var. Tatil yapmayı, başka ülkeleri görmeyi geçtim, kendi memleketine gitmeye gücü yetmeyen gençlerle karşı karşıyayız. Sağlıklı beslenemiyor, tiyatroya, sinemaya gidemiyorlar” dedi.

“Siyasal ve Sosyal Baskı Gençliği Sessizliğe Zorluyor”

Avukat Hatinoğlu, düşüncelerini ifade eden gençlerin çeşitli yollarla cezalandırıldığını belirterek, “Üniversitelerde bile özgür düşünceye yer yok. Eleştiren, sorgulayan gençler sınavlardan derece alsa bile mülakatta eleniyor. Birçok genç yalnızca iktidara yakın vakıflardan burs alabiliyor, kamu yurtlarına girebilmek için tarikatlara muhtaç bırakılıyor” ifadelerini kullandı.

“Gençler, Hayallerinin Değil, Paçayı Kurtarmanın Peşinde”

Ekonomik ve sosyal baskıların gençlerin gelecek planlarını doğrudan etkilediğini vurgulayan Hatinoğlu, “İyi bir üniversite, iyi bir meslek hayali kuran gençler, bugün çay ocağında çalışan ilkokul mezunuyla eş maaş alabiliyor. Düğün, ev kurma hayalleri gerçeklikten uzaklaştı. Aile kurmak lüks oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Hatinoğlu’nun kamuoyuna yönelik yaptığı değerlendirme, gençliğe bakışı, eğitim sistemini, ekonomik yapıyı, sosyal politikaları ve siyasal atmosferi bütüncül bir şekilde ele alması bakımından önemli bir toplumsal tespit metni olarak öne çıktı. İşte Hatinoğlu’nun açıklamasının tam metni:

“Gençler şöyle, gençler böyle…”

“Gençler şöyle, gençler böyle, bu nesilden bir şey olmaz lakırdıları tüm sohbetlerin ortak konusu. Gençlerin değer yargıları, dindarlıkları, siyasete bakışları, dinledikleri müzik, giyim kuşamları, ilgi alanları… Her şey ama her şeyleri eleştiri konusu.

Onlara nasıl bir ülke verdik, ne bıraktık diye soran yok. Mutsuzluk, endişe, bıkkınlık, korkudan başka onlara ne sunduk? Yurt dışında yaşamak isteyen gençlerin oranı neden %62,5? 2023’te büyük kısmı üniversite mezunu 714 bin evladımız neden ülkeyi terk etti? Umurunuzda değil...

Bizim zamanımızda şöyleydi, biz şöyle okuduk, şöyle büyüdük saçmalıklarına gençlerin karnı tok. Kafeler dolup taşıyor, bir çay 40 lira, hepsinde cep telefonu var deyip sorunu basitleştirmeyin. Hele ‘Afganistan’a, Suriye’ye bakın şükredin’ demiyorlar mı? Ağız dolusu sövesi geliyor insanın.

Ülke gündemi çocukların doğdukları günden beri itiş kakış, kavga gürültü, gerilimden, hengameden geçilmiyor. Normal, sakin, olaysız, skandalsız bir gün yok memlekette. Korku ve endişe içinde yaşayan gençler mutsuz, huzursuz. Gelecek kaygıları had safhada. Rezalet ötesi bir eğitim sistemi için bile onların en güzel çağlarını dershanelere, özel derslere, testlere, sınavlara mahkûm ettik. En kötüsü de sonunda korkunç bir işsizlik bekliyor hepsini. Hayallerinin değil, kapağı bir yere atıp paçayı kurtarmanın peşinde koşuyorlar, ne yazık ki.

Üniversiteden mezun olduklarında kep atarken pırıl pırıl parlayan gurur dolu gözler birkaç yıl içinde yerini korkunç bir hayal kırıklığına ve ailelerine yük olmanın utancına bırakıyor. Omuzları düşük, feri sönmüş gözlere bakın, belki utanırsınız.

Gençlerde intihar oranları, psikiyatrik ilaç kullanımı korkunç. 80 milyonluk ülkede sadece 4 milyon pasaport var. Başka ülkeleri görmeyi boşverin, ülkesinin en güzel yerlerini göremiyor; bu çağda tatilde memleketlerine gidecek parayı zor buluyorlar. Sinema, tiyatro, sporu boş verdik; sağlıklı beslenemiyor, toplu ulaşım, internet – haberleşme, barınma ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar.

Ekonomik sorunlar, gelir dağılımındaki inanılmaz çarpıklık, fırsat eşitsizliği, pespaye haldeki akademi, yaygın işsizlik, torpil, iltimas, rüşvet, liyakatsizlik ve aile içi sorunlar gençleri mahvediyor. 3. sayfa haberlerindeki, gündüz kuşağı programlarındaki acımasız, vahşi cinayetlere, vandallıklara, inanılmaz ahlaksızlıklara bakıp mutlu ve umut dolu olun bakalım.

Bütün bunların üzerine bir de siyasal baskı biniyor. Üniversiteler dahi özgür düşünceye kapalı, otokrat bir hale büründü. Bizden çok farklılar; at gözlükleri, dogmatik saplantıları, tapındıkları liderleri yok. Düşünüyor, eleştiriyor, muhakeme ediyorlar. Türbanlı – mini etekli, namaz kılan – bira içen, kaportacı – bankacı; hepsi demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik ve liyakat istiyor.

Gençler, haklı olarak siyasal tercihleri, düşünceleri yüzünden başlarına olmadık işler gelmesinden korkuyorlar. Ki korkmakta da çok haklılar; geliyor çünkü. Üniversite yıllarındaki siyasal düşünce ve eylemleri nedeniyle kamunun işe alım sınavlarında dereceye giren çocuklar mülakatlarda acımasızca eleniyorlar.

Daha iyi eğitim almak, yurt dışına gitmek, New York’taki yurtta kalabilmek için ille iktidardan yana olup devlet imkânlarıyla semiren vakıflardan yardım dilenmek, memur olabilmek için ille tarikat, cemaat yurtlarında kalmak, bu yapıların vakıflarından burs almış olmak zorunda kalmak istemiyorlar.

‘Oku da adam ol, hayatını kurtar’ diye koşturduğumuz, çocukluklarını, gençliklerini kararttığımız evlatlarımız, iyi bir gelecek, müreffeh bir yaşamla sınıf atlayacaklarını, plazalarda şık giyinip koşturacaklarını düşünerek gece gündüz çalışıp mezun olduktan sonra iş bulacak kadar şanslıysalar ancak ilkokul mezunu çaycı veya bekçi kadar maaş alabiliyorlar.

İktidar ‘evlenin, en az üç çocuk yapın’ diyor ya; resmen çocuklarla dalga geçiyorlar. İş yok, para yok; iş olsa takıları, düğün masraflarını karşılayacak güç yok; düğün yapsa evini donatacak mecali yok. Hepsini halletse, iki maaşla bile büyük şehirlerde kira ödeyebilecek, ödeseler geçinebilecek halleri yok. Önemli mevkideki bir çocuk babası kamu görevlisi dostuma ikinci çocuğu düşünmüyor musunuz diye sorduğumda, “Ağabey bu imkânlarla ancak bir çocuğu adam akıllı yetiştirebilirim; ikinci çocuk onun hakkını, üçüncü çocuk hepimizi yer” demişti.

Her yönüyle çok kötü bir ülke bıraktık onlara. Hayallerini bile çaldık. Mutsuzluk hadi neyse de, en tehlikelisi umutsuzlukları.

Gençler!

Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizlersiniz. Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek ve yaşatacak sizlersiniz, diyen Atatürk’ün tırnağı olamadı bunca lider, bunca bakan, başbakan ve cumhurbaşkanları…”

Kaynak : PHA




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —