“OSMANLI YAŞATMASAYDI YERYÜZÜNDEN SİLİNEBİLİRDİ”
Yaklaşık 8 yıldır ebru sanatıyla ilgilendiğini aktaran Aliyeva Ebru Sanatının geçmişini gazetemiz muhabirine anlattı. Ebru Sanatının 11 ve 12. Yüzyıllarda Güney Azerbaycan’da ilgilenilen bir sanat olduğunu dile getirdi. Ebru Sanatının İran’dan geldiğinin aksine Fars’larda hiç bulunulmadığını söyleyen Aliyeva bu sanatı Türk halklarının yaşattığını vurguladı.
Tebriz hattatlarının en iyi hattatlar olduğunu anlatan Aliyeva; “Bu sanat hattatlıkta yer alan bir sanat ve bu sanatı Türk halkları yaşatarak İran’dan değil, Tebriz’den gelme bir sanat olarak Osmanlı Türkiye’sinde 6 asra yakındır Türkler bu sanatı yaşatıyor ve bütün dünya bunu Türk Sanatı olarak tanıyor. 6 asra yakındır Osmanlı Türkleri bu sanatı yaşatmasaydılar tamamen yeryüzünden silinebilirdi” dedi.
“RUHA EN YAKIN SANAT”
Ebru sanatında kullanılan her şeyin doğal olduğunu belirten Aliyeva, Ebru’nun seramik veya ahşap gibi cansız yüzeylerin aksine su ile yapılan canlı bir sanat olduğunu vurguladı.
Aliyeva şöyle devam etti; “Su sizi hisseder, siz boyayı damlatırken siz değil de aslında Allah ve su karar verir onun ne kadar açılmasına. Yani ruha en yakın sanattır. Önce Allah sonra su sizde o ikisinin arasında sadece vasıtacısınız. Ebru sanatçıları asla ben yaptım ben yarattım demezler. Bende yapmaya çalıştım yani yardımcı oldum suya. İşte bende bunu yapabildiysem çok mutluyum. Bir sanatçı olarak davet aldım, Adıyaman’a geldim. Burada da inşallah bu sanatı doğru dürüst yapabilirim”
