Eğitim-Sen Adıyaman Şubesi Başkanı Zeynal Polat, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, çocuk haklarının hala eksik uygulandığını belirtti. Başkan Polat, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 20 Kasım 1989'da kabul edildiğini, Türkiye'nin sözleşmeyi 1990'da imzalayıp 1995'te yürürlüğe koyduğunu hatırlatarak, "Türkiye'nin bazı maddelere koyduğu çekincelerin, çocukların anadilde eğitim görmesini, kültürel kimliklerini yaşamasını ve bilgiye erişimlerini sınırladığını söyledi.
Başkan Polat açıklamasında şu ifadeleri kaydetti:
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) 20 Kasım 1989'da kabul edilmiş, Türkiye sözleşmeyi 1990'da imzalamış ve 1995'te yürürlüğe koymuştur. Ancak Türkiye, sözleşmenin 17., 29. ve 30. maddelerine çekince koyarak çocukların anadillerini kullanma, kendi kültürel kimliklerini yaşatma, bilgi kaynaklarına erişme ve demokratik-çoğulcu eğitim alma haklarını sınırlamaktadır. Aradan 35 yıl geçmesine rağmen hem dünyada hem Türkiye'de çocuklar hâlâ en temel haklarına eşit, ücretsiz ve nitelikli biçimde erişememektedir. Eğitim Sen olarak bir kez daha vurguluyoruz: Çocuk hakları bir tercih değil, tüm devletlerin yerine getirmek zorunda olduğu evrensel yükümlülüktür.
Savaşlar ve Çatışmalar: Çocuklar En Büyük Bedeli Ödüyor
Dünyada artan savaşlar, çatışmalar ve kitlesel şiddet ortamları en çok çocukları etkilemektedir.
Ortadoğu'da, Afrika'da ve dünyanın pek çok bölgesinde süren çatışmalarda binlerce çocuk yaşama hakkından mahrum bırakılmış; binlercesi sakatlanmış, evinden edilmiş, eğitimden kopmuş ve temel haklarını kaybetmiştir. Hiçbir çocuk savaşın tarafı değildir; ancak en ağır bedeli çocuklar ödemektedir. Çocukların yaşam hakkını yok eden her türlü savaş politikası insanlık suçudur ve kabul edilemez.
Türkiye'de Çocuk Hakları: Eşitsizlikler ve Sistemsel Sorunlar
Türkiye'de çocuk işçiliği, yoksulluk, beslenme yetersizliği, okullarda şiddet ve istismar, eğitime erişimde eşitsizlik gibi sorunlar her geçen gün ağırlaşmaktadır.
MESEM uygulamalarının çocuk emeğini istismar eden bir yapıya dönüşmesi, anadilinde eğitim hakkının tanınmaması ve artan sosyal eşitsizlikler çocukların en temel haklarını zedelemektedir. Milyonlarca çocuk hâlâ bir öğün sağlıklı yemeğe ulaşamamakta; sosyal koruma mekanizmaları yetersiz kalmaktadır.
Deprem Sonrası Adıyaman: Eşitsizliklerin Derinleştiği Bir Kent
6 Şubat depremlerinin ardından Adıyaman'da çocukların eğitime erişimi ciddi biçimde sekteye uğramıştır. Hala;
Geçici ve prefabrik okul yapıları,
Hijyen, servis ve ısınma sorunları,
Kalabalık sınıflar ve oyun alanı eksiklikleri,
Travma sonrası psikososyal desteğin yetersizliği,
çocukların gelişim, güvenlik ve öğrenme süreçlerini olumsuz etkilemektedir.
Adıyaman'da MESEM ve Çocuk İşçiliği: Büyüyen Bir Tehlike
Adıyaman'da MESEM uygulamaları, çocukların ağır işlerde çalıştırılmasına ve okuldan kopmasına yol açmaktadır. Deprem sonrası ağırlaşan ekonomik koşullar çocukların mevsimlik tarım işçiliğine, sokakta çalışmaya ve kayıt dışı işlere yönelmesine neden olmuştur. Bu tablo, çocuk işçiliğinin yoksulluğun değil; yanlış politikaların sonucu olduğunu göstermektedir.
Bir Öğün Ücretsiz Yemek: Adıyaman'da Acil Bir Gereksinim
Deprem sonrası artan yoksullukla birlikte binlerce çocuk yetersiz beslenme riski altındadır.
Her çocuğa bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek verilmesi Adıyaman için ertelenemez bir sosyal politika ihtiyacıdır. Eğitim-Sen olarak taleplerimiz açıktır;
Deprem bölgesinde kalıcı, güvenli ve nitelikli okul yapıları hızla tamamlanmalıdır,
Adıyaman'da tüm çocuklara bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek sağlanmalıdır,
MESEM uygulamaları çocuk işçiliğini engelleyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir,
Türkiye'nin Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne koyduğu çekinceler kaldırılmalıdır,
Çocuk işçiliğiyle etkin ve sürdürülebilir mücadele yürütülmelidir,
Tüm çocuklara anadilinde eğitim hakkı tanınmalıdır,
Okullarda şiddet ve istismarı önlemek için bağımsız ve güçlü koruma mekanizmaları oluşturulmalıdır,
Çocukların eşit, ücretsiz ve nitelikli eğitime erişimi devlet güvencesi altına alınmalıdır.
Son söz;
Çocuklar geleceğin değil, bugünün öznesidir.
Savaşın, yoksulluğun, ayrımcılığın ve eşitsizliğin ortasında bırakılan her çocuk, insanlığın ortak vicdanına açılmış bir yaradır. Eğitim-Sen olarak, çocukların haklarının gasp edilmediği, güvenle yaşayabildiği, eşit ve nitelikli eğitim alabildiği bir dünya için mücadelemizi sürdüreceğiz."
Kaynak : PERRE