"MEB öğretmeni koruyan değil cezalandıran bir kuruma dönüştü"
Şube Başkanı Taştı, Yusuf Tekin döneminde Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenleri korumak yerine cezalandıran bir yapıya dönüştüğünü belirterek, "Norm fazlası bahanesiyle yapılan re'sen atamalar, öğretmenlerimizin mesleki ve insani haklarını yok saymaktadır. Bu süreç açık bir sürgün politikasıdır" dedi.
Taştı, normların güncellenmemesi, Talim Terbiye Kurulu'nun daralttığı alanlar ve okul müdürlerinin inisiyatifine bırakılan seçmeli dersler nedeniyle birçok branşta ders saatlerinin azaltıldığını, bu nedenle yüzlerce öğretmenin norm fazlası durumuna düşürüldüğünü ifade etti.
Öğretmenlerin yaşadığı örnek mağduriyetler
Taştı, açıklamasında yaşanan somut örneklere de yer verdi:
Muğla Seydikemer'den Bodrum'a atama: 266 km mesafede, yaklaşık 4,5 saatlik yolculuğu gerektiren bu atamada hamile bir öğretmenin sürgün edildiğini belirten Taştı, "Günübirlik gidip gelmek imkânsız. Karı koca koskoca insanlar gözyaşları içinde bu haksızlığa isyan ediyor" dedi.
Isparta örneği: 179 km'lik mesafeye yapılan atamada öğretmenin 3 vasıta değiştirmesi gerektiğini, köye ulaşmak için belli bir mesafeyi yaya yürümek zorunda bırakıldığını aktardı.
"Bu tablo, AKP'nin 'Aile Yılı' söyleminin koca bir yalandan ibaret olduğunu ortaya koyuyor" diyen Taştı, ailelerin parçalandığını ve öğretmenlerin insan onuruna aykırı şekilde mağdur edildiğini vurguladı.
Hukuki dayanağı olmayan uygulamalar
Taştı, 2025 Ağustos atamalarında mevzuatta yeri olmayan "ilçe grubu" uygulamasına gidildiğini, birbirinden uzak ve ulaşımı imkânsız ilçelerin aynı grup içine alınarak öğretmenlerin yüzlerce kilometrelik mesafelere gönderildiğini söyledi.
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun 6. maddesinde il içinde tercih hakkı tanınmadan re'sen atama yapılamayacağının açıkça belirtildiğini hatırlatan Taştı, "Bakanlık hukuku çiğnedi. Üstelik ÖMK'nın 7. maddesinde düzenlenen yönetmelik hâlen yayımlanmamışken, sözleşmeli öğretmenlerin yönetmeliği esas alınarak kadrolu öğretmenlerin re'sen atanması tamamen hukuksuzdur" dedi.
Danıştay kararları hatırlatıldı
Eğitim-İş'in daha önce açtığı davalarda Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararları verdiğini hatırlatan Taştı, Kasım 2024 sürecinde kazanılan davaların en açık örnek olduğunu, Nisan 2025 ve sonrasında yapılan düzenlemelere karşı da yeni davaların açıldığını kaydetti.
Alan dışı görevlendirmeler tepki çekiyor
Taştı, norm fazlası öğretmenlerin isteği ve branşı dikkate alınmaksızın alan dışı görevlendirmelerle mağdur edildiğini belirtti. Buna örnek olarak:
Lise İngilizce öğretmeninin özel eğitim anaokuluna,
Lise tarih öğretmeninin ilkokul özel eğitim sınıfına,
Lise Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeninin ise ilkokul destek eğitimine görevlendirilmesini gösterdi.
Bu uygulamaların öğretmenlik mesleğinin uzmanlık alanlarını yok saydığını, mesleki itibarı zedelediğini ve eğitimin niteliğini düşürdüğünü ifade etti.
Eğitim-İş'in talepleri
Şube Başkanı Nesime Taştı, açıklamasının sonunda şu talepleri sıraladı:
MEB'in plansızlığının ve beceriksizliğinin bedelini öğretmenler ödeyemez.
Hukuka aykırı olan bu süreç derhal sonlandırılmalı, mağduriyetler giderilmelidir.
Aile birliğini bozan bu politikalar terk edilmelidir.
"Eğitim-İş olarak kılavuzlara dava açtık, bireysel davaları başlattık. MEB geri adım atana kadar tüm hukuki yollara başvuracağız. Dün olduğu gibi bugün de öğretmenlerimizin yanında olacağız, hukuksuzlukları ifşa edecek ve mutlaka durduracağız" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
Kaynak : PHA