'Bu kriz sadece bireysel suçlarla açıklanamaz'
Araştırma önergesinin gerekçesinde Türkiye'nin ciddi bir güven ve meşruiyet kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten Çiçek, şu değerlendirmede bulundu:
'Devletin dijital sistemlerine sızıldığı ve yüzlerce sahte belge düzenleyen organize bir suç şebekesinin varlığı, yalnızca bireysel suçlarla açıklanamaz. Bu durum, devletin denetim, hesap verebilirlik ve kamusal hizmet mekanizmalarının çökme noktasına geldiğini göstermektedir.'
e-Devlet, YÖKSİS ve MEB sistemlerine yetkisiz erişim
Çiçek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamelere göre, sahte transkript, diploma, sürücü belgesi ve sınav belgelerinin üretildiği büyük çaplı bir ağın ortaya çıkarıldığını belirtti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın 4 Ağustos 2025 tarihli açıklamasına atıf yapan Çiçek, "7 Ocak'ta 23 ilde, 23 Mayıs'ta ise 16 ilde gerçekleştirilen operasyonlarda toplam 197 şüpheli yakalandı. 37'si tutuklandı, 150'si hakkında adli kontrol kararı verildi. Soruşturmada 57 üniversite diploması, 4 lise diploması ve 108 sürücü belgesinin sahte olduğu belirlendi" dedi.
Şebekenin BTK, YÖK ve MEB sistemlerine yetkisiz erişim sağladığını ifade eden Çiçek, bu kurumların üst düzey yöneticilerine ait e-imzaların kopyalanarak, kamu sistemlerine sızıldığını belirtti.
Sahte kayıtlar ve sınav sonuçları manipülasyonu
Çiçek, iddianamede yer alan teknik detayları da kamuoyuyla paylaştı:
'TÜRKTRUST ve E-İMZATR adlı e-imza sağlayıcılarının Adana, Mersin, Hatay, Ankara ve İstanbul'daki bayileri üzerinden sahte kimlik kartlarıyla e-imzalar üretildi. Bu e-imzalarla Gazi, Atatürk, Ege, Mersin, İnönü, Yıldız Teknik ve İbrahim Çeçen Üniversiteleri sistemlerine girilerek sahte mezuniyet kayıtları oluşturuldu, sınav sonuçları değiştirildi.'
Sosyal medya üzerinden müşteri buldular
Sahte belge şebekesinin sosyal medya üzerinden "e-Devlet garantili diploma" ilanları verdiğini belirten Çiçek, sahte belgelerin 50 bin TL ile 2,5 milyon TL arasında değişen ücretlerle satıldığını; bu ödemelerin bir kısmının kripto para ile gerçekleştirildiğini söyledi.
400 akademisyen ve 40 milletvekili iddiası
Suç şebekesinin başında olduğu öne sürülen Ziya Kadiroğlu'nun geçmişine dikkat çeken Çiçek, "2010–2016 yıllarında KPSS ve diploma çetesi davalarında beş yıl hapis cezası almasına rağmen Düzce Üniversitesi'nde doktora programına kabul edildiği iddia ediliyor" dedi.
Çiçek, "Yaklaşık 400 akademisyen ve 40 milletvekilinin sahte belgelerle göreve başladığı ileri sürülüyor. Bu iddialar henüz doğrulanmadı ancak soruşturmanın büyüklüğü ve siyasete uzanma ihtimali kamuoyunda ciddi şüpheler doğurmuştur" ifadelerini kullandı.
BTK'nın sessizliği güven krizini derinleştiriyor
BTK'nın konuyla ilgili kamuoyuna açıklama yapmamasını eleştiren Çiçek, "BTK'nın üst düzey yöneticilerinin e-imzalarının kopyalandığı iddianamelerde açıkça yer almasına rağmen kurum sessizliğini koruyor. Bu durum kamu yönetimine yönelik güven krizini daha da derinleştirmiştir" dedi.
'Türkiye suç şebekelerinin üreticisi haline geldi'
Kamu yönetimindeki çöküşün artık yapısal bir hâl aldığını vurgulayan Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı:
'Bu vakalar, liyakat ve adalet ilkelerinin yerini kayırmacılığın ve sadakatin aldığını göstermektedir. Türkiye artık bu tarz suç yapılarının üreticisi ve taşıyıcısı haline gelmiştir. Meclis, bu yapının tüm boyutlarını araştırmalı, dijital güvenlik açıklarını ve siyasi sorumluluk zincirini ortaya koymalıdır. Bu nedenle bir araştırma komisyonu kurulması zorunludur.'
Kaynak : PHA